Şema Terapi
Şema Terapi, Jeffrey Young tarafından geliştirilen, bireyin çocukluk ve ergenlik döneminde edindiği derin duygusal kalıpları ele alan bir psikoterapi yaklaşımıdır. Kişinin bilinçdışı olarak tekrarladığı olumsuz döngüleri fark etmesine ve değiştirmesine yardımcı olur.
Bu ekol, çocukluk travmaları, ebeveyn tutumları, ihmal, aşırı koruma veya sürekli eleştirilme gibi faktörlerin bireyin kişiliğini nasıl şekillendirdiğini anlamaya yardımcı olur. Şemalar iyileştirilmediği sürece, kendini tekrar etmeye devam ederek yaşamdaki olumsuz döngüleri sürdürerek bireyin tekrarlayan sorunlar yaşamasına sebep olur.
Şemalar, erken dönem yaşantılar sonucu oluşan ve bireyin kendisini, diğer insanları ve dünyayı nasıl gördüğünü belirleyen inanç sistemleridir. Eğer bu şemalar sağlıksız seviyelerdeyse, kişi sürekli olarak aynı sorunları yaşadığı bir döngüye sıkışabilir.
Örneğin, çocukken duygusal ihmal yaşayan biri, yetişkinlikte de duygusal olarak mesafeli ilişkiler kurabilir veya sevgi görmeye layık olmadığına inanabilir. Şema terapi, bu olumsuz kalıpları anlamlandırarak değiştirmeye bilişsel, davranışsal ve yaşantısal olarak 3 koldan yardımcı olur, bunun için de Mod Terapisi'nden yani modlardan destek alır. Bu modlar kısaca Çocuk Modları, Ebeveyn Modları ve Başa Çıkma Modları'nı oluşturur.

Şemalar tetiklendiğinde insanlar genellikle üç temel başa çıkma mekanizması kullanır:
1. Şemaya Boyun Eğme (Teslim Olma)
Kişi, şemanın doğruluğunu kabul eder ve ona uygun hareket eder.
• Örneğin, yetersizlik şeması olan biri, gerçekten başarısız olduğuna inanarak kendini geri çeker.
• Terk edilme şeması olan biri, kendini terk edecek insanları bilinçsizce seçebilir.
2. Şemadan Kaçınma
Kişi, şemanın tetiklenmesini önlemek için duygusal, sosyal veya fiziksel olarak kaçınma davranışları sergiler.
• Örneğin, duygusal yoksunluk şeması olan biri, derin bağlar kurmaktan kaçınabilir.
• Başarısızlık şeması olan biri, yeni şeyler denemekten kaçınarak risk almaz.
3. Şemaya Aşırı Telafi (Karşıt Tepki Geliştirme)
Kişi, şemanın tam tersini yaparak kendini kanıtlamaya çalışır.
• Kusurluluk şeması olan biri, mükemmeliyetçi bir tavır sergileyerek hatasız olmaya çalışabilir.
• Boyun eğicilik şeması olan biri, aşırı kontrolcü olup kimseye bağlı olmamaya çalışabilir.
Bu baş etme mekanizmaları, kısa vadede kişiyi rahatlatabilir ama uzun vadede sorunun devam etmesine sebep olur. Şema terapi, bireyin bu otomatik tepkilerini fark etmesini ve sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmesini sağlar.
Şemalar beş ana kategoriye ayrılır:
1. Güvensizlik ve Bağlanma Sorunları
Bu şemalar, çocuklukta ebeveynlerin tutarsız, soğuk veya ihmal edici olması sonucunda gelişir.
- Terk Edilme (Dengesiz Bağlanma) Şeması → İnsanların hayatında kalıcı olmayacağına inanmak, yoğun terk edilme korkusu taşımak.
- Güvensizlik ve İstismar Şeması → İnsanların zarar vereceğine, kandıracağına ya da istismar edeceğine inanmak.
- Duygusal Yoksunluk Şeması → Kimsenin gerçekten ilgi, şefkat ve anlayış göstermeyeceğine inanmak.
- Kusurluluk (Utanç) Şeması → Kendisini eksik, hatalı veya değersiz görmek, başkalarının onu kabul etmeyeceğine inanmak.
- Sosyal İzolasyon (Dışlanma) Şeması → İnsanlardan farklı, ait olamayan biri olduğunu hissetmek.
2. Özerklik ve Öz Yeterlilik Sorunları
Bu şemalar, çocuklukta ebeveynlerin aşırı koruyucu olması veya çocuğun bağımsızlık kazanamaması ile ilgilidir.
- Bağımlılık (Yetersizlik) Şeması → Kendi başına hayatı yönetemeyeceğine inanmak, sürekli bir destek arayışı içinde olmak.
- Yetersiz Özdenetim (Dürtüsellik) Şeması → Ani arzulara karşı koyamamak, uzun vadeli plan yapamamak, disiplin eksikliği.
- Dayanıksızlık (Hastalık ve Kırılganlık) Şeması → Sürekli hastalanmaktan, başına kötü bir şey gelmesinden korkmak
3. Sınır Problemleri ve Hak Arayışı
Bu şemalar, çocuklukta ebeveynlerin ya aşırı izin verici ya da aşırı baskıcı olması sonucunda gelişir.
- Haklılık (Büyüklenmecilik) Şeması → Kendisini diğer insanlardan üstün görmek, sınır tanımamak, kuralların kendisi için geçerli olmadığını düşünmek.
- Boyun Eğicilik Şeması → Kendi ihtiyaçlarını bastırarak başkalarının isteklerini önceliklendirmek.
- Kendini Feda Etme Şeması → Başkalarını mutlu etmek için sürekli kendinden ödün vermek.
4. Başarı ve Kendi Değerini Algılama Sorunları
Bu şemalar, çocuklukta ebeveynlerin aşırı eleştirici, baskıcı veya mükemmeliyetçi olması ile ilgilidir.
- Onay Arayışı (Dışsal Doğrulama) Şeması → Kendi değerini başkalarının takdirine ve beğenisine bağlamak.
- Yüksek Standartlar (Mükemmeliyetçilik) Şeması → Kendine karşı aşırı sert olmak, hata yapmaktan korkmak.
- Başarısızlık Şeması → Yeteneklerinin hep yetersiz olduğunu düşünmek, sürekli başarısız olacağını hissetmek.
5. Bağlanma ve Özgürlük Dengesi Sorunları
Bu şemalar, çocuklukta aşırı baskıcı veya aşırı serbest bir ortamda yetişme ile ilgilidir.
- Cezalandırıcılık Şeması → Hata yapan kişilere karşı katı ve affetmez bir tutum sergilemek, kendine ve başkalarına karşı acımasız olmak.
- Duyguları Bastırma Şeması → Duygularını göstermenin yanlış olduğunu düşünmek, kendini duygusal olarak kapatmak.
- Karamsarlık (Tehdit Algısı) Şeması → Her şeyin kötü gideceğine inanmak, sürekli en kötü senaryoyu düşünmek.
- Bağlanma Kaçınması Şeması → Duygusal olarak insanlara yaklaşmaktan kaçınmak, bağlanmayı riskli görmek.
Şema Terapi Süreci
Şema terapisi, bireyin geçmişini anlamasına, şemaları fark etmesine ve bunları dönüştürmesine yardımcı olur. Süreç şu aşamalardan oluşur:
- Şemaların Tanınması → Danışan, hayatındaki tekrar eden döngüleri ve tetikleyicileri fark eder.
- Geçmişin Çözülmesi → Bu şemaların nereden geldiği araştırılır.
- Başa Çıkma Yöntemlerinin Değiştirilmesi → Sağlıklı tepkiler geliştirilir.
- Duygusal Yeniden İşleme → Geçmiş travmalarla tanışılır ve yüzleşilir, dolayısıyla daha sağlıklı bir iç ses oluşturulur.
Şema terapi, kişinin farkındalık kazanmasını sağlayarak duygusal yüklerinden özgürleşmesine ve daha sağlıklı ilişkiler kurmasına yardımcı olur.
Bilişsel Davranışçı Terapi
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireyin düşünce, duygu ve davranışları arasındaki bağlantıyı anlamasına ve değiştirmesine odaklanan bilimsel temelli bir terapi yaklaşımıdır. Psikiyatrist Aaron Beck tarafından geliştirilen bu terapi modeli, bireyin yaşamında sıkıntıya yol açan olumsuz düşünce kalıplarını fark etmesini ve daha sağlıklı düşünme biçimleri geliştirmesini amaçlar.
BDT, özellikle depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), fobiler ve yeme bozuklukları gibi birçok psikolojik sorunda etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir yöntemdir.
BDT'nin Temel İlkeleri
1. Düşünceler, Duygular ve Davranışlar Birbirini Etkiler:
• İnsanlar bir olay karşısında sadece olayın kendisine değil, o olayı nasıl yorumladıklarına göre tepki verirler.
• Aynı olay karşısında farklı insanların farklı tepkiler vermesi, düşünce kalıplarının duygular ve davranışlar üzerinde doğrudan etkili olduğunu gösterir.
• Örneğin, "Patronum bana bugün soğuk davrandı" düşüncesi bir kişide "Beni sevmiyor, işimi kaybedeceğim" şeklinde olumsuz bir inanca dönüşebilir. Bu da kaygı, stres ve motivasyon kaybına yol açar.
2. Olumsuz ve Çarpıtılmış Düşünceler Duygusal Sorunlara Yol Açar:
• Birey, geçmiş yaşantılarından gelen katı ve otomatik düşünceler geliştirebilir.
• Örneğin, sürekli başarısız hissettiren "Ben asla yeterince iyi değilim" inancı, kişinin özgüvenini zedeler ve onu sürekli yetersiz hissettiren bir döngüye sokar.
3. Düşünceler Değiştirildiğinde Duygular ve Davranışlar da Değişir:
• BDT'nin temel amacı, bireyin farkında olmadan geliştirdiği olumsuz düşünce kalıplarını sorgulamak ve yerine daha gerçekçi ve sağlıklı düşünceler koymasını sağlamaktır.
Bilişsel Davranışçı Terapi Nasıl Çalışır?
BDT, bireyin sorunlarını "şimdi ve burada" odaklı olarak ele alır. Geçmiş yaşantılar önemlidir ancak esas amaç, bireyin şimdiki düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmektir.
Bu süreç, genellikle belirli teknikler ve yapılandırılmış yöntemler üzerinden ilerler:
1. Bilişsel Yeniden Yapılandırma
Kişinin farkında olmadan geliştirdiği otomatik olumsuz düşünceler (bilişsel çarpıtmalar) tespit edilir ve bunlar daha gerçekçi düşüncelerle değiştirilir.
Örnek:
• Otomatik düşünce: "Hata yaparsam herkes beni yetersiz görecek."
• Alternatif düşünce: "Herkes hata yapar, hata yapmak öğrenmenin bir parçasıdır."
3. Düşünce Günlüğü Tutma
Kişi, yaşadığı olaylar karşısında aklına gelen otomatik düşüncelerini kaydederek bunların gerçekçi olup olmadığını değerlendirmeyi öğrenir.
Örnek:
• "Bugün toplantıda kimse benim fikrimi önemsemedi" düşüncesini yazıp, gerçekçi bir analiz yaparak bunun gerçekten böyle olup olmadığını gözden geçirme.
2. Davranışsal Deneyler ve Maruz Bırakma
Özellikle kaygı ve korku temelli bozukluklarda, kişi kaçındığı durumlara adım adım maruz bırakılarak korkularıyla yüzleşmesi sağlanır.
Örnek:
• Sosyal fobisi olan bir kişi, önce küçük bir sosyal etkileşimle başlayarak yavaş yavaş daha büyük topluluklara katılmayı öğrenir.
4. Alternatif Bakış Açısı Geliştirme
BDT'de bireyin yaşadığı olayları farklı perspektiflerden değerlendirmesi öğretilir.
Örnek:
• Olumsuz inanç: "Kimse bana değer vermiyor."
• Alternatif düşünce: "Birkaç kişi beni önemsememiş olabilir ama bu, kimsenin beni önemsemediği anlamına gelmez."
5. Gevşeme ve Stres Yönetimi Teknikleri
BDT, fiziksel belirtileri yönetmek için nefes egzersizleri, kas gevşetme teknikleri ve mindfulness (bilinçli farkındalık) gibi uygulamaları da içerir.
BDT'de Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları)
BDT'ye göre, psikolojik sıkıntıları sürdüren temel etkenlerden biri bilişsel çarpıtmalardır. Bunlar, kişinin olayları gerçekçi olmayan veya aşırı olumsuz şekilde değerlendirmesine neden olan düşünce hatalarıdır.
En Yaygın Bilişsel Çarpıtmalar:
1. Ya Hep Ya Hiç Düşüncesi (Siyah-Beyaz Düşünme) → "Başarısız oldum, o zaman tamamen değersizim."
2. Aşırı Genelleme → "Biri bana kötü davrandı, demek ki herkes bana kötü davranacak."
3. Zihinsel Filtreleme → "Bugün bir hata yaptım, bu yüzden günüm berbattı."
4. Felaketleştirme → "Bu sunumda başarısız olursam herkes beni küçük düşürecek."
5. Kişiselleştirme → "Bana gülmedi, demek ki benden hoşlanmıyor."
6. Olumluyu Geçersiz Kılma → "Evet, güzel bir şey söylediler ama bunu beni kırmamak için yaptılar."
Sonuç:
Bilişsel Davranışçı Terapi, bireyin düşünce yapısını fark etmesini, olumsuz düşüncelerini dönüştürmesini ve daha sağlıklı davranışlar geliştirmesini sağlayan güçlü bir terapi yöntemidir. Kısa sürede etkili sonuçlar verebilmesi ve bilimsel olarak desteklenmiş olması, BDT'yi psikoterapi alanında en çok kullanılan yaklaşımlardan biri haline getirmiştir.
BDT, hayata farklı bir pencereden bakmayı ve zihinsel esnekliği artırmayı sağlayarak bireyin daha mutlu, dengeli ve sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olur.
Çocuk Merkezli & Deneyimsel Oyun Terapisi
Oyun terapisi, çocukların yaşadıkları duygusal, davranışsal ve gelişimsel sorunları ifade etmelerine ve çözmelerine yardımcı olan bilimsel temelli bir terapi yöntemidir. Çocuklar, yetişkinler gibi düşüncelerini ve duygularını sözel olarak ifade etmekte zorlanabilirler. Oyun terapisi, onların oyun ve oyuncaklar aracılığıyla kendilerini ifade etmelerini ve iç dünyalarını dışa vurmalarını sağlayan güvenli bir ortam sunar.
Bu terapi yöntemi, özellikle travma, kaygı, depresyon, davranış problemleri, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), yas süreci, sosyal uyum sorunları ve aile içi çatışmalar gibi durumlarda etkili bir şekilde kullanılır.
Oyun Terapisinin Temel İlkeleri
1. Çocuklar İçin Oyun, En Doğal İfade Yoludur:
• Çocuklar, kelimelerle anlatamadıkları duyguları ve yaşantıları oyun yoluyla yansıtır.
• Oyuncaklar, çocukların iç dünyasını açığa çıkaran kelimeler gibidir.
3. Sembolik Anlatım Kullanılır:
• Çocuklar, doğrudan yaşadıkları olayları anlatmak yerine oyuncaklarla, hikâyelerle veya rol yapma oyunlarıyla duygularını ifade edebilirler.
• Örneğin, aile içi çatışma yaşayan bir çocuk, oyuncak bebekleri kavga ettirerek yaşadığı gerilimi oyununa yansıtabilir.
2. Güvenli ve Destekleyici Bir Ortam Sağlar:
• Çocuk, oyun sırasında yargılanmadığını ve güvende olduğunu hisseder.
• Terapist, çocuğun oyununa katılarak veya onu gözlemleyerek duygularını anlamaya çalışır.
4. Çocuğun Kendini Keşfetmesine ve Güçlenmesine Yardımcı Olur:
• Oyun terapisi, çocuğun özgüvenini artırmasına, duygularını düzenlemesine ve problem çözme becerilerini geliştirmesine yardımcı olur.
Oyun Terapisi Nasıl Uygulanır?
Oyun terapisi, belirli bir kurgu içinde yapılandırılabileceği gibi, serbest oyun şeklinde de ilerleyebilir. Uygulama şekli, çocuğun ihtiyacına ve terapi yöntemine bağlı olarak değişir.
1. Yönlendirilmemiş (Serbest) Oyun Terapisi
• Çocuğun istediği gibi oyun oynadığı, kendini özgürce ifade edebildiği bir yöntemdir.
• Terapist çocuğu gözlemler, onun oyununa dahil olur ve çocuğun iç dünyasını anlamaya çalışır.
• Çocuk, kendi hızında ve kendini rahat hissettiği şekilde duygularını keşfeder.
3. Bilişsel-Davranışçı Oyun Terapisi (BDT Tabanlı Oyun Terapisi)
• Çocukların olumsuz düşüncelerini ve kaygılarını değiştirmek için oyunlar aracılığıyla bilişsel yeniden yapılandırma teknikleri uygulanır.
• Örneğin, korkuları olan bir çocuğa, bu korkularla yüzleşmesini sağlayacak oyun senaryoları oluşturulabilir.
2. Yönlendirilmiş Oyun Terapisi
• Terapist, belirli temalar veya oyun senaryoları oluşturarak çocuğun sorunlarını daha doğrudan ele almasına yardımcı olur.
• Örneğin, kaygı yaşayan bir çocuk için rahatlatıcı hikâyeler içeren kukla oyunları kullanılabilir.
4. Filial Terapi (Aile Katılımlı Oyun Terapisi)
• Aile bireylerinin de terapi sürecine dahil edildiği bir yaklaşımdır.
• Ebeveynler, oyun terapisti tarafından eğitilerek çocuklarıyla oyun yoluyla nasıl bağ kurabileceklerini öğrenirler.
Oyun Terapisinde Kullanılan Teknikler ve Araçlar
Oyun terapisi sürecinde terapistler, çocuğun yaşına, ihtiyacına ve problemine uygun çeşitli oyuncaklar ve teknikler kullanır.
1. Kum Tepsisi Terapisi
• Çocuklara kum, minyatür figürler ve objeler sunularak kendi hikâyelerini oluşturmalarına olanak tanınır.
• Travma veya kaygı yaşayan çocukların duygularını ifade etmeleri için etkili bir tekniktir.
3. Hikâye Anlatımı ve Masal Terapisi
• Çocuğun yaşadığı sorunlarla ilgili hikâyeler anlatılarak, kendisini kahramanın yerine koyması sağlanır.
• Kendi sorunlarına farklı bir bakış açısıyla yaklaşmasına yardımcı olur.
2. Kukla ve Rol Yapma Oyunları
• Çocuk, kuklalar veya oyuncak bebekler aracılığıyla iç dünyasını ve yaşadığı olayları yansıtır.
• Özellikle travma, kayıp veya aile içi çatışmalar yaşayan çocuklar için kullanılır.
4. Sanat Terapisi ve Resim Çizme
• Çocuklar, çizimler ve sanat çalışmaları yoluyla duygularını ve korkularını ifade edebilirler.
5. Hareket ve Müzik Terapisi
• Özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan çocuklar için dans, ritim ve müzikle duygularını ifade etmeleri sağlanır.
Oyun Terapisi Hangi Durumlarda Kullanılır?
Kaygı ve korkular (sosyal kaygı, ayrılık kaygısı, fobiler)
Travma ve yas süreci (istismar, ihmal, boşanma, sevilen birini kaybetme)
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB)
Davranış problemleri (öfke kontrolü, uyumsuzluk, karşıt olma-karşı gelme bozukluğu)
Özgüven eksikliği ve içe kapanıklık
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) ve sosyal iletişim zorlukları
Aile içi çatışmalar ve boşanma sonrası uyum sorunları
Kardeş kıskançlığı ve ebeveyn-çocuk ilişkisi problemleri
Oyun Terapisinin Çocuklar Üzerindeki Etkileri
Duygusal ifadeyi geliştirir: Çocukların korku, öfke, üzüntü gibi duygularını anlamalarına ve düzenlemelerine yardımcı olur.
Özgüveni artırır: Kendini ifade edebilme becerisi kazanan çocukların özgüveni güçlenir.
Sosyal becerileri geliştirir: Çocuk, başkalarıyla nasıl iletişim kuracağını ve problem çözmeyi öğrenir.
Kaygıyı ve travma etkilerini azaltır: Güvenli bir ortamda duygularını işleyerek rahatlamasını sağlar.
Aile içi ilişkileri güçlendirir: Çocuk ve ebeveyn arasındaki bağı kuvvetlendirerek sağlıklı iletişimi destekler.
Sonuç
Oyun terapisi, çocukların iç dünyalarına dokunarak duygusal gelişimlerini destekleyen, güvenli, etkili ve bilimsel bir terapi yöntemidir. Çocuklar için oyun, sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda dünyayı anlama, iletişim kurma ve zor duygularla başa çıkma biçimidir.
Oyun terapisi sayesinde çocuklar, kelimelerle ifade edemedikleri duygularını oyun yoluyla işleyerek daha sağlıklı bireyler olma yolunda önemli adımlar atarlar.
Gottman Çift Terapisi
John ve Julie Gottman tarafından geliştirilmiştir.
Temelde Gottman Çift Terapisi, bilimsel araştırmalara dayalı bir ekoldür ve çiftlerin ilişkisini anlamak, güçlendirmek ve çatışmaları yönetmek için yapılandırılmış teknikler sunar. Bu ekol, çiftlerin ilişkisel dinamiklerini objektif ölçütlerle değerlendirerek uzun vadeli başarılarını tahmin edebilir.
1. Gottman'ın "Aşk Laboratuvarı" ve Araştırmaları
• Gottman, çiftleri 40 yılı aşkın süredir araştırmış ve ilişkilerinin uzun vadeli geleceğini %90 doğrulukla tahmin edebilen bilimsel yöntemler geliştirmiştir.
• Araştırmalarında, ilişkilerde mutluluk ve başarısızlığa neden olan etmenleri belirlemiştir.
3. Sağlıklı İlişkileri Güçlendiren 7 İlke (Gottman'ın 7 İlkesi)
- Sevgi Haritaları Oluşturmak → Partnerinizin iç dünyasını anlamak, duygu ve düşüncelerine aşina olmak.
- Şefkati ve Hayranlığı Beslemek → Olumlu duygular oluşturmak, partneri takdir etmek.
- Birbirine Yakınlaşmak → Günlük küçük ilgi ve sevgi gösterimleriyle bağlantıyı güçlendirmek.
- Partnerinize Dönmek → Partnerin iletişim girişimlerine yanıt vermek, duygusal bağ kurmak.
- Olumlu Bakış Açısını Korumak → Partnerin olumlu yönlerine odaklanmak, olumsuzlukları büyütmemek.
- Çatışmaları Yönetmek → Çatışmaları tamamen çözmeye çalışmak yerine etkili biçimde yönetmek.
- Ortak Anlam Yaratmak → Ortak değerler, hayaller ve yaşam amacı oluşturmak.
2. Gottman'ın "Mahşerin Dört Atlısı" (İlişkiyi Bozan Faktörler)
- Eleştiri (Criticism): Kişiliğe yönelik saldırılar, genelleyici ve suçlayıcı ifadeler.
- Aşağılama (Contempt): Alaycı, küçümseyici, iğneleyici ve hor gören tutumlar.
- Savunmacılık (Defensiveness): Hataları kabul etmemek, kendini sürekli haklı görme.
- Duvar Örme (Stonewalling): İletişimi kesme, duygusal mesafe koyma, tartışmalardan kaçınma.
4. Gottman Terapisinin Uygulama Yöntemleri
• Çiftlerin güçlü ve zayıf yönleri tespit edilir.
• İletişimi ve duygusal bağlantıyı güçlendiren egzersizler uygulanır.
• "Onarım girişimleri" ile çatışmalarda olumlu değişim sağlanır.
• Partnerlerin birbirine yönelik "sevgi dili" keşfedilir ve teşvik edilir.
Sonuç:
Gottman Terapisi, ilişkilerin bilimsel olarak değerlendirilmesine dayanır ve çiftlerin birbirine olan bağını güçlendirmeye odaklanır. Uzun vadeli ilişkileri başarılı kılan temel unsurları öğretirken, olumsuz döngüleri değiştirmek için somut araçlar sunar.
İlişkilerde sevgi, saygı ve bağlılığı ön plana çıkaran bir yaklaşımdır. Özellikle uzun vadeli ve kalıcı değişimler yaratmayı hedefleyen çift terapistleri için etkili bir ekoldür.